"Sokaklarda dolaşan çocuklar gibiyiz"

 

Artık Eve Dönsek! 

Aziz Kemal Nafi

 

“Müslümanlar iki yüz yıldır evindeki bir huzursuzluktan dolayı sokaklarda dolaşan çocuklar gibi.” diyen şair ne kadar haklı!

Entelektüel sıfatını kazanınca çok önemli işlerin adamı olduğu düşüncesiyle namazı terk eden aydınlar yetiştirdik bu ülkede.

Bir mürşide bağlanınca ne kadar günah işlese de şeyhinin inayetiyle hak yolda son nefesini vereceğini zanneden dindarlarımız var.

 

Asıl İslam kalp temizliğinde sloganıyla ibadet edenleri cahil, gerici diye yaftalayıp “Asıl Müslüman biziz” zanneden Kemalistlerimiz var.

En az üç bin yıllık geçmişe sahip olan ağaca, türbeye çaput bağlamayı 20. asır cehaleti zannedip evliya türbelerine gidenleri çağdışı ilan eden Kemalistlerimiz!

Cumhuriyetten önce bu topraklarda uzaylılar yaşıyordu zannedenlerimiz!...

Nerede iktidarla sorun yaşamış bir evliya varsa Komünist ilan edip, din düşmanlığını “Varidat” kitabını yazan Şeyh Bedrettin üzerinden yürüten solcular yetiştirdik.

Hallac-ı Mansur’u, Niyaz-ı Mısrî’yi, Nesimî’yi Komünist zanneden solcularımız!...

Bir işçinin elini bile sıkmadan devrimcilik oynayan Marksistlerimiz!...

“Köylüleri niçin öldürmeliyiz?” sorusuna hâlâ cevap arayan aydınlanmamış kafalarımız!..

Ebuzer’i İslam’ın ilk sosyalisti ilan eden İslamcılarımız var bir de. Bir tarikat şeyhini ziyaret edip, şeyhi alnından öpen modern zaman Ebuzerlerimiz!...

Âdâp bilmez, erkân bilmez, usûl bilmez, hacegandan habersiz, ellerinde mızraklı Kur’ânlarıyla karşısına dikildikleri Hz. Ali’ye İslam öğretmeye kalkan Haricîler gibi, “sözleri Hakk, niyetleri batıl” olan zavallılarımız!...      

“Osman akrabalarını saraya doldurarak nifak tohumlarını ekti” diyerek sahabeyi ağzına sakız eden cahillerimiz!... Müsteşrik Massignon’dan farksız edepsizlerimiz!...

Hz. Hüseyin üzerinden ehl-i sünnet alimlerine taş atan fukara zihinlerimiz!...

“Maalesef İslam dini akla gereken değeri vermiyor” diyen Abduh kompleksiyle yetişen sonradan görme selefilerimiz! İbn Teymiyye’ye mezarında azap çektirenlerimiz!...

Biraz kitap okuyunca Hermenötik yöntemle Allah Rasûlünü Batının gözünde aklamaya çalışan ilahiyatçılarımız var bizim.

Mezhepleri inkâr edip İmam-ı Azam’ın tarif ettiği şekilde abdest alan ilahiyatçılarımız. 

Weber’in “Karizmatik Otorite” kavramıyla Hz. Muhammed’in peygamberliğini izah etmeye çalışan aciz zihinlerimiz…

Gebze’den sonrasını köy zanneden edebiyatçılar yetiştirdik bu ülkede. Anadolu’yu yaşamadan köy romanları tefrika eden yazarlarımız oldu. İkitelli’deki plaza odasında Diyarbakır’daki esnafa doğruyu gösteren genel yayın yönetmenlerimiz!

Genç sevgilisinin dizine yaslanıp ölen eşine ağıt yakan şairlerimiz! 

İstanbul çok bozuldu diye kahrolan İstanbullularımız var bizim!

Anadolu’dan gelen insanlara “Sen hep kapıcı Cafer, biz de yerlere tükürülmeyen yerlerin sahibi olacağız” diyen Beyaz Türklerimiz!

 

İbn Rüşd’den habersiz Aristo tutsağı felsefecilerimiz vardır bizim. Avrupalı dostları kızmasın diye İbn Sina okutmaktan imtina eden modern zihinlerimiz!

Vahdet-i Vücud demeye utanıp Panteizm demeyi marifet sayan düşük nitelikli rasyonalistlerimiz!...

İslam tasavvufunun Batı felsefesinden üstün olduğunu söylemeye cesareti olmayan küçük beyinlerimiz! Hepiniz birleşseniz “Nasreddin Hoca’nın mantığı Aristo mantığından üstündür” diyemezsiniz. Diyeni de taşa tutmakta yarışırsınız.

Ortaçağı karanlık zanneden mağaradakilerimiz!...

Artık eve dönme zamanı gelmedi mi?

Şarkıların sırası bize gelmedi mi?

Yüzümüzü kalbimize artık dönmeyelim mi?

“Eve dön! Kalbine sön! Şarkıya dön!”