Mağara 10. Sayı (Mayıs-Haziran 2001)

 

Bazı soruların

ne kadar acıtıyor yavrum

düşecek gerçeği tükenen

yüreğine doğru koşmaların,

bu dürülmüş gökyüzü altında

elbet çıkış yeri açacak

uzak vakitlere uzanan

başını ancak

eliyle sürüyen sabahların,

her kapıyı aynı ümitle çalmaların

uyuyup kalmaların her uyanışta

gece biter

Allah'ın eli kalkar diye korkmaların

bilsen ne ölümler hazneliyor

bildiğin cevapları toyluk sormaların.



Sana bir sözüm vardı

günlerimiz sıkışıp sessizce ağlamadan

güneşler dolunmadan dudaklarımız arasında

dokunduğumuz kelimeden hüzün

sığındığımız geceden kahır

yönümüz kovulmadan vakumlu bağrımızda

çıkardım esirgenen ve bağışlanan gençliğim;

"Yarına yer yok yavrum

Yarına yer kalmasın hayatımda"

öyle daraldım ki zamana yorulmaktan

uzun nöbetler ardında sevinçlerim

kaldıraç arıyorum taşıdığım varlığa.



Beni bugün

dünyaya kapalı yerlerim çağırır,

bundandır

gülmekte zorlanışım

bundandır

ürkek rüyalar karışır sözlerimin arasına,

bir zaman gelecek

artık zaman kalmayacak

insan daha ne bekleyebilir korkularından

korkularını sevmekten başka.

Hadi anlat. Sana bir sözüm vardı

hazır mısın

denizin kesildiği yerden akmaya?



Başardın

beni kör bıraktın ay ışığında

ergenlik duruşunla yüzümü çaldın

yaşanacak neyim varsa fütursuz

bakışım kürekleştibakışlar toğrağında;

ey güllerde kumsallaşan mevsimin beşareti

ey ölümleri nakışlayan bahçıvan!

sana duyarlandım

bütün aşklarımı yaktım huzurunda.

Ruhuma kapaklanan

o büyütülmüş yalnızlığın

tuttum ve öptüm damarından;

gitmek yok artık

gitmek ağırısı dindi saçlarımın.

 

Beni bugün

şehre ve şüpheye kapalı sözlerim çağırır

inandığım kelimelerle konuşmaktayım

omuzlarımda büyük

daha büyük şehrler vardır.

Adı yok bir vakittir uyuduğum

niyedir alınmaz olduysa vardiklerim

alışılmış yalanlara borcum kalmadı demek

yanşıl sorulara verilecek cevabım yok.

Tadı lâşelikle meşhur damaklara

şöhreti ebnâ-i beşer sofrasına girmemiş

taze bir nefesim vardı rengini seçmediğim,

henüz yarılmak makamına uzak

dilime dolanan

sonsuz bir şarkıdır şimdi

taşları gövdeme ayrlamak

kaderimin yanına varmak üzereyim.


Nisan 2001