BİR REKLAM

.

Pilekide yeni pişmiş, dilimlenmiş mısır ekmeğinin kabuğunu sıcak sıcak yemek ne büyük zevkti bizim için. 

 

Aile başına düşen arazi miktarı çok küçük olan Havaşo köyümüzde tarlalarda genel olarak mısır ekilirdi. Küçük çaptaki bahçelerde ev ihtiyacı olan sebzeler yetiştirilirdi. Sebze dediğimiz kara lahana, fasulye, patates, kabak, pırasa, soğan. Köyde zaten günlük olarak gıda tüketimimizin tamamına yakın bölümü sebzeden oluşmaktadır. Karadeniz’in köylerinde her evde güzün kışın tüketilmesi için fasulye turşusu yapılır ve çamurdan yapılmış büyük küplere doldurulur. Kışın bir çeşit yemek olarak sofraya konulur. Örneğin, fasulyeyi soğanla tavada kavurup yeriz.

 

Tarladan elde edilen mısır soyulup kurutulduktan sonra köylerde bulunan su değirmenlerinde öğütülerek un yapılırdı. Evin ihtiyacı olan mısır ekmeği bu undan yapılırdı. Ben bu mısır ekmeği ile büyüdüm çünkü buğday ekmeğini bulamıyorduk. Buğday sadece bulgur yapmak için ekilirdi.

 

Annem mısır ekmeğini Pileki adı kapta yapardı. Pileki çamurdan yapılmış oyuk içinde hamur yapılan tekneye benzer. Çömlekler gibidir. Fırında pişirilir. Baktığın zaman sanki betondan yapılmış bir kap gibi görünür. Bunu iyicene ateşte kızdırdıktan sonra güzelce içini temizleyip mısır unundan  yaptığımız hamuru  içine  koyar ve üstünü  saçla kapatırız. Ocakta kor halinde olan közleri, külleri ile beraber saçın üzerine koyar, kapatırız.  O şekilde bir müddet bekler.  Pilekinin altı ve üstü sıcak olduğundan içindeki hamur ekmek olur. Biz o ekmekle büyüdük. Hele pilekide yeni pişmiş dilimlenmiş mısır ekmeğinin kabuğunu sıcak sıcak yemek ne büyük zevkti bizim için. Bizim çocukluk zamanlarımızda Karadeniz köylerindeki mutfaklar şimdiki gibi bol çeşitli değildi, çok kısıklı idi. Öyle olduğu halde Karadeniz kadını birçok yemek yapardı. Mesela;

 

Gorgot Çorbası (mısır yarması), Arpa çorbası, Ayran çorbası, Kuymak, Kavut (Arpa unundan yapılır), unlu lahana çorbası, kara lahana haşlaması, muhlama, turşu kavurması. Bunlar Karadeniz mutfağının vazgeçilmezlerindendir. Ayrıca evde yaptığımız yoğurt, ayran, peynir, tereyağı, bunları da sayabiliriz. Bir de Karadeniz’in meşhur hamsili ekmeği vardır, bunu da unutmayalım. Et çeşitlerine gelince hemen hemen herkesin evinde inek, koyun, keçi, tavuk bulunurdu. Et yönünden fazla sıkıntı yoktu. Bir de patates ezmesi. Patatesi suda pişirir, soyar,   bir tepsinin içine güzelce ezdikten sonra soğanı yağda kavurur, biraz su ilave ederek ezilmiş olan patatesin üzerine dökülür ve iyice karıştırılır. Böylece o da bir çeşit yemek olur. Oğlumun anlattığına göre üniversite öğrencilerinin bekar evlerinde çok yapılırmış bu.   

 

Tatlı olarak genelde baklava yapılırdı köyümüzde. Çocukluk zamanlarımdan hatırlıyorum; baklavanın yapraklarını yani yufkalarını herkes evinde kendi açardı, baklavanın kaç kat yapıldığını hatırlamıyorum. Her iki katın arasına daha önceden mısır unundan yapılmış olan helvayı serperlerdi. Şerbetini ne çok ne az, orta kıvamda yapardık biz. Baklavamız mideyi yormazdı. Tepsilerimiz şimdikilerden hem daha derindi, hem de çapları daha büyüktü. Hazırlanan baklava kuzinede, odun ateşinde pişirilirdi.

 

Baklava bizde bayram tatlısı sayılmazdı. Genelde hafızlık ve Arapça icazet merasimlerinde, düğünlerde, asker terhislerinde baklava yapılırdı. Bayramlarda kapı kapı gezip, baklava ayran ikramı olmazdı. Biz bayramlarda yaşlılarımızı ve akrabalarımızı ziyaret ederdik. Küçükler büyüklere giderdi. Daha sonra görev yaptığım bir Kürt köyünde gördüm bayramda kapı kapı gezip baklava ayran ikramını. Bizde sınırlı olan bayram ziyaretleri orada genele yayılmıştı.  

 

Bir de kavut var tatlımız. Kavut dediğimiz arpa unundan yapılırdı. Arpayı biçip kuruttuktan sonra fırında iyicene kavurup, sonra su değirmeninde arpayı öğüttükten sonra eve getirip öğüttüğümüz arpa ununu sıcak su ile (çok sulu olmamak şartı ile) hamur yapardık. Bu hamuru bir tasa veya büyük tabağa koyar ve ortasını açardık. Ayriyeten yapılan şerbeti ortasına döker, ondan sonra kaşıkla yerdik. Bizim oralarda bir çeşit tatlı olarak kabul edilir. Bizimkine benzer bir kavut tatlısı da Van yöresinde yapılıyor fakat bizimkinden farklı.