Rakamlar mı, dualar mı?
Bilimin verileriyle dinin öğretileri arasında kaldığınızda hangisini tercih edersiniz? Rakamlar mı daha önemlidir, dualar mı? Modern çağın bu evrensel sorusuna gelin bir yönetmenin gözüyle bakalım.
Polonyalı ünlü yönetmen Kieslowski, On Emir’den yola çıkarak çektiği on bölümlük Dekaloglar’da bu kadim soruya bir cevap arıyor. Serinin birinci bölümünde “Tanrıya mı inanmalıyız, bilime mi?” sorusu bir baba ve oğlu arasındaki ilişki üzerinden sorgulanır. Gelin, hep birlikte bakalım.
Varşova’da bir kış akşamı. Mühendis baba Kristof, oğlu Pavel’in “Buzda oynayabilir miyim?” sorusuna, bilgisayarına bakarak cevap verir. Bilim Tanrısı ona gerçeği söyler. Buzun derecesini hesaplar ve oğluna, “Oynayabilirsin.” der. Oysa Pavel’in halası, kilisenin Tanrı-sına inanmaktadır. Halaya göre, Tanrı sevgidir. Çocuk Pavel, babası ile halası arasında gidip gelir. Babası onu matematiğin ve fiziğin mutlak otoritesine göre eğitmeye çalışır, halası ise Tanrı sevgisini aşılayarak. Pavel, soğuk Varşova kışında, buzda arkadaşlarıyla oynamaya gider ve dönmez. Bilimin hesaplamalarına rağmen buz çatlamış, kırılmış, Pavel suya düşüp boğulmuştur. Kristof, oğlunun soğuk cesedini eline aldığında, sadece çocuğunu değil, inancını da kaybetmiştir. Bilim Tanrısı onu yanıltmıştır. Kristof, filmin sonunda soluğu kilisede alır.
Kieslowski, rakamlarla dualar arasında gidip gelen modern insana esaslı bir soru sorar: Senin Tanrın kim?
NOT: Metnin videosuna şu linkten ulaşabilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=4G1htLyK3os&t=36s